Özgehan Özkan
Bugüne kadar milyarlarca insan doğmuş; yaşamış ve ölmüştür. Diğer bütün canlı türleri gibi insan da hayatta kalmak için nefes almak, beslenmek, korunmak gibi temel davranışları yerine getirir. İnsan olma yolculuğunda biraz daha ileri düzeye gelenler kendinden başkasına da yararlı olacak davranışları sergiler, en azından zararlı olmamak gerektiğini, içlerindeki eğri/doğru cetveline göre hareket etmek gerektiğini bilirler. Yolculuğun biraz daha ilerisinde olanlar öldüklerinden sonra dahi başkalarına yararlı olacak eserler meydana getirirler. İnsan olma yolculuğunun en üst noktası ise yüce bir davaya adanmak ve bu uğurda kendi varlığından dahi gözünü kırpmadan vazgeçecek duygu ve düşünce iklimine girmektir. Nitelik ve niceliğin ters orantılı doğası gereği bu mertebedeki insanların sayısı çok azdır. Ne mutlu bize ki, Türk tarihinde, Türkçülük yüce ülküsü dâhilinde bu kahramanlar her dönemde karşımıza çıkmıştır. Diğer taraftan ne üzücü ki Türkler tarihin en çok zulme uğrayan milletlerinden biridir. Zulme uğrayan başka milletler yok olurken veya kaçıp dağılırken, Türk milleti bağrından çıkardığı bu adlı adsız kahramanlar, adanmışlar sayesinde var olagelmiştir. Türk tarihi en eski çağlardan günümüze kadar nice bilge kişiler çıkarmıştır. İsmail Gaspıralı da bunlardan biridir. Gaspıralı İsmail Bey düşünürdür, eğitimcidir, yazardır, gazetecidir, siyasetçidir. Ancak bu kimlikler altında attığı her adım tek bir ülkü yolunda Türk dünyasında birlik olma yolunda hizmet için atılmıştır.
1851 yılında Kırım’da doğan İsmail Gaspıralı Rusya tarafından yok edilmek istenen bir Türklüğün içinde dünyaya gelmiştir. Rusya’nın Türk milletini asimile etme isteği Çarlık döneminde de komünizm döneminde de hep var olmuştur. Türklerin birlik ve beraberliğinin dağıldığı zamanlarda pek çok başka millet de Türklerin bu zaaf anından yararlanarak asimile etmek istemiştir. Bunu yapmanın yolu geleneksel silahlarla bedenleri yok etmekten çok eğitim silahı ile ruhları yani dili ve kültürü yok etmekten geçmektedir. O halde lehçe farkları olmakla birlikte tamamı Türkçe konuşan ve anlaşan Türklerin dili bozulmalıdır. Lehçeler bölünebildiği kadar bölünmelidir. Türkçeye Rusça sözcükler doldurulmalıdır. Tek bir Türkçe bölüne bölüne her biri başlı başına dil haline gelmeli ve artık öz kardeşler anlaşamaz hale gelmelidir. Bu politika Türklerin azınlıkta olduğu her bölgede uygulanmıştır. Oktay Sinanoğlu’nun[1] ifade ettiği gibi: “Dil giderse Millet gider”. Böylece öz kardeşleri birbirine bağlayan en sağlam bağ kopacak ve Türklük eriyip gidecektir. Gaspıralı İsmail Bey’e göre bu korkunç gidişe dur demek için yapılması gereken bellidir: Dilde birlik. “Türk dünyasında konuşulan büyük, küçük birçok lehçelerden öyle bir ortak lehçe seçilmeliydi ki, Tuna boylarında yaşayan bir Türk’le, Doğu Türkistanlı bir Türk rahatlıkla konuşup anlaşabilmeliydi.”[2] “İsmail Gaspıralı ömrü boyunca Osmanlı Türkçesini bütün Türklerin umumî edebî dili hâline getirmeye çalıştı. Fakat onun istediği yabancı unsur ve kaidelerle dolu bir Osmanlıca değil, halk tarafından anlaşılmayan yabancı unsurlardan temizlenmiş sade bir Osmanlı Türkçesi idi. Kendisi de ömrü boyunca Tercüman’da ve bütün eserlerinde böyle sade bir Osmanlı Türkçesi kullanmıştır”[3]. Ömer Seyfettin de[4] Gaspıralı’nın dilde birlik ülküsü hakkında şunları ifade eder: “Bütün Türkistan’ın lisanı o kadar saf ve mükemmel bir Türkçedir ki, şivece bile İstanbul lehçesi ile büyük bir fark göstermez. Taşkent’te çıkan Sadâ-yı Türkistan ve Sadâ-yı Fergane gazetelerini İstanbul’da okuyup anlamayan var mıdır? Sonra şimal Türkleri… Kazan ve Urfa’ya kadar Volga boyunca yayılmış kardeşlerimiz ki bunların lisanları Türkçe olmakla beraber pek yukarılarda şivece biraz bizim lehçelerimizden ayrılır. Tatar şivesi de umumi Türk edebiyatı sayesinde İstanbul lehçesine yaklaşacaktır. (…) Kırım’ın Tercüman gazetesindeki lisan İstanbul’unkinin aynıdır. Ve merhum İsmail Bey’in şiarı hemen bütün şimal kardeşlerimizin mefkûresidir. Dilde, işte fikirde birlik”. Gaspıralı İsmail Bey, bütün Türk dünyasında dil birliğini sağlamak için kendi döneminin bütün olanaklarını değerlendirmiştir. Basın da bunlardan biridir.
İsmail Gaspıralı düşünce adamı olmasının yanı sıra gazetecidir. 1883-1918 yılları arasında, tam 35 yıl yayınladığı Tercüman Türk basın tarihinin en önemli gazetelerinden biridir. Fikirleri geniş kitlelere yaymanın, onları bir fikir etrafında toplamanın en kısa ve etkili yolunun basın olduğunu bilen Gaspıralı, Tercüman dışında çok sayıda gazete çıkarmış, farklı gazetelere makaleler yazmış, risaleler yayınlamıştır. Çünkü bilmektedir ki Rusya bilinçli bir eğitim politikası ile Türkleri cahil bırakmaktadır. Türklerin kendine güvenmesi, başka hiçbir millet karşısında ezilmemesi için aydınlatılması, yüreklendirilmesi ve bir fikir etrafında toplanması gerekmektedir. O halde Türk’ün kurtuluşu ve birliği yolunda yapılması gerekenlerden biri de fikirde birliktir. Gaspıralı İsmail Bey, Türk dünyasında fikir birliğini sağlamak için basından yararlanması da kolay olmamıştır. Rus hükümeti uzun süre ona gazete çıkarma izni vermemiştir. “Fakat azimkâr Gaspıralı, vefakâr eşinin de desteği ile bu sıkıntılarını yenmesini bilmiş ve Tercüman’ı Rusya’da yaşayan bütün Türk topluluklarının kulağı, kalbi ve dimağı haline getirmiştir.”[5] Tercüman gazetesi bütün Türk dünyasına yayılan ve okunan çok etkili bir fikir gazetesi haline gelmiştir. Türk Ansiklopedisi’ne[6] göre sürümü 20 bine kadar yükselmiştir. Gaspıralı İsmail Bey, baskıcı Rus yönetimi altında, son derece kısıtlı olanakları dâhilinde gazetesi ile dilde ve fikirde birlik yolunda aşama kaydetmiştir. Atsız’ın[7] ifadesi ile “Denilebilir ki bugün Rusların muhtelif Türk lehçelerini birbirinden ayırarak Türk Milletini parçalamak siyasetleri bir mukavemete, bir dil mukavemetine çarpıyorsa, bunda en büyük şeref payı İsmail Beyindir”.
İsmail Gaspıralı, panislavist politikanın Türkler üzerindeki korkunç etkisinin farkındaydı. Kendi zamanının ilerisinde bir düşünce adamı olan Gaspıralı, cahil bırakılmış bir milletin çok kolay yönlendirilebileceğini biliyordu. Nitekim Ruslar Türk okullarına yaptıkları maddi desteği kesmişti. Türk çocuklarını Rus kültürü ile yetiştirip Türklükten tamamen koparacak okullara mecbur bırakmayı amaçlıyordu. Ancak Türkler çocuklarını Rus okullarına vermemişti. Bu bir taraftan Türklüklerini kaybetmemelerini sağlamışsa da diğer taraftan eğitimsiz kalmalarına neden olmuştu. İyi eğitim almamış, cahil bir toplumun harekete geçmesi, mücadele etmesi mümkün değildir. Rusya Türkleri yetersiz ve yararsız eğitim yöntemlerinden kurtularak yeni ve etkili eğitim yöntemleri ile cehaletten kurtulmalı ve mücadele gücü kazanmalıydı. O halde Türk’ün kurtuluşu ve birliği yolunda yapılması gerekenlerden bir diğeri de işte birliktir. İşte birlik için her şeyden önce Rusya Türklerinin iyi eğitim almaları ve cehaletten kurtulmaları gerekiyordu. Ceditçilik Rusya Türkleri arasında 19.yy başlarından itibaren eğitim alanında başlayan bir yenileşme hareketi olarak ortaya çıkmıştı. “Bu hareket daha sonraları Kırımlı Gaspıralı İsmail’in 1884’te Bahçesaray’da ortaya koyduğu ilkelerle bir eğitim hareketine dönüşmüştür. Eğitim sistemini esas alan bu hareket, zaman içinde siyasi. Sosyal ve kültürel olmak üzere her alanı kapsayacak derecede genişlemiştir”[8]. Gaspıralı İsmail Bey Rusya Türklerini Usul-ü Cedit (Yeni yol) olarak adlandırılan yeni eğitim yöntemi ile cehaletten kurtarmış, kız çocuklarının eğitilmesini sağlamıştır. Bu eğitim o kadar etkili olmuştur ki döneminde Türk kadınlarının okuma yazma oranı Rus kadınlarının önüne geçmiştir.
Dilde birlik, fikirde birlik, işte birlik. Gaspıralı İsmail Bey’in yüce ülküsünü özetleyen en güzel cümle. Tercüman gazetesindeki imzası. Bütün hayatı boyunca bu amacı gerçekleştirmek için çabalamıştır ve sonuç da almıştır. “Tercüman gazetesinin yayınları; Gaspıralı’nın fikirleri, Orta Asya’daki Türk topluluklarındaki gençleri kısa zamanda tesiri altına aldı. Onun izinden giden yeni nesil, Türklerin olduğu ülkelerde, bölgelerde, illerde, kasabalarda Türkçe gazeteler bastı, kitaplar yazdı.”[9]
Gaspıralı İsmail Bey için sadece Kırım Türklerinin kurtarılması ve yükseltilmesi değil, bütün Türk dünyasının yükseltilmesi esastır. “İsmail Bey mensup olduğu milleti, yalnız Kırımlılar olarak almıyor; ‘Türk-Tatar’ adıyla anılan kavimlerin bütününü kendi milliyeti sayıyor. Bu yönden İsmail Bey’i bu andan itibaren ‘Bütün Türkçü’ saymakta hata yoktur.”[10] Örneğin henüz 16 yaşındayken Girit’te zulme uğrayan Türklere yardım etmek için yollara düşmüştür. Türk milletinin ortak bilinçaltındaki kahramanlık duygusu onda da vardır. O bir dava adamıdır. Dava adamlarının ortak özelliği sonuç almalarıdır. Örneğin Namık Kemal. Atatürk’ün ifadesiyle “Büyük Kemal” vatan şairimizdir ancak aynı zamanda gazetecidir de. Makaleleri ile hükümetin kimi politikalarında değişiklik yapmasını sağlamıştır. Bu uğurda sürgünlerde ömür geçirmiştir ancak sonuç almış, hepsinden önemlisi “Vatan” duygu ve düşüncesini akıllara, gönüllere işlemiştir. Başta Tercüman olmak üzere çıkardığı yayınlarda Türk olmanın bir iftihar vesilesi olduğu düşüncesini okurlara benimsetmeye çalışmıştır.
Türk milletinin düşmanı çoktur. Bu nedenle tarih boyunca zaman zaman yok olmanın eşiğine gelmiştir. Ancak Türklük yok olmaz. Bu karanlık zamanlarda bir kahraman, bir adanmış çıkar ve Türklerin önüne düşerek çıkış yolunu gösterir. Kür Şad’dan İlteriş’e, İlteriş’ten Atatürk’e tarihimiz kahramanların yazdığı destanlarla şekillenmiştir. Kimi zaman oku ile yayı ile kimi zaman kalemi ile önderlik eden bu kahramanlar oldukça ve o kahramanları her nesilden Türk bildikçe Türk milleti ilelebet payidar kalacaktır. O önderlerden biri olan Gaspıralı İsmail Bey’i saygı ve rahmet ile anıyoruz.
[1] Oktay Sinanoğlu, Bye Bye Türkçe, Bilim Gönül Yayınevi, İstanbul, s.320
[2] Necip Hablemitoğlu, Gaspıralı İsmail, Pozitif Yayınları, 2019, İstanbul, s.55
[3] Ahmet Bican Ercilasun, İsmail Gaspıralı’nın Fikirleri, http://www.ismailgaspirali.org/yazilar/abercilasun.htm
[4] Arslan Tekin, Ömer Seyfettin Türk Ülküsü kitabı içinde: “Çin ve Hind Yolları Türk Mefkuresinin İktisadi ve Siyasi Cihetleri”, Bilge Yayınları, 2020, İstanbul, s. 103-104.
[5] Mehmet Saray, Türk Dünyasında Dil ve Kültür Birliği, Boğaziçi Yayınları, 2017, İstanbul, s. 40
[6] Türk Ansiklopedisi, 17. Cilt, s. 162
[7] Nihâl Atsız, Büyük Bir Türkçünün Hatırasının Kutlanması, https://huseyinnihalatsiz.com/makale/buyuk-bir-turkcunun-hatirasinin-kutlanmasi/
[8] Ertuğrul Yaman, Gaspıralı İsmail ve Türkçede Birlik, Akçağ Yayınları, 2018, Ankara, s.65
[9] Hakan Akpınar, Kurtlar Ocağı, Kamer Yayınları, İstanbul, 2020, s. 239
[10] Yusuf Akçura, Türkçülük, Kamer Yayınları, İstanbul, 2019, s.82.
Kaynak: https://millidusunce.com/yolbasci-gaspirali-ismail-bey/
Dilde Fikirde İşte Birlik Yolu Derneği’nin Kutlu Yol Söyleşileri'nde ağırlıklı olarak Türklük, Çağdaş Uygarlık Yolu ve Toplumsal…
Ağırlıklı olarak Türklük, Çağdaş Uygarlık Yolu ve Toplumsal Bilinç ve Gelişim alanları üzerine görüşlerin sunulduğu…
Tatar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Brüksel Temsilciliğinde, Belçika'daki Türk iş dünyası temsilcileriyle düzenlediği…
Aktau, TÜRKSOY’un kararıyla Türk Dünyası-2025 Kültür Başkenti seçildi. Kazakistan’ın Hazar kıyısındaki bu tek liman kenti,…
TÜRKSOY Kazakistan’ın Almatı şehrinde Türk Dünyası Gençlik Buluşmaları kapsamında 1. Türk Dünyası Gençlik Forumu düzenleyecek.…
Bu fırsatı, KKTC’nin Türk dünyasına değer katabileceği alanları göstermek açısından önemli bulduğunu söyleyen Tatar, “Türk…