Türk dünyası sinemaları için önemli bir adım: Korkut Ata Film Festivali
Uluslararası Sinema Derneği’nin girişimiyle İstanbul’da düzenlenen Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, yarışma ve diğer dallardaki film gösterimleri ve etkinliklerin ardından, 12 Kasım Cuma günü Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan ödül töreni ile sona erdi.
8-12 Kasım 2021 tarihlerinde merkezi İstanbul’da bulunan Uluslararası Sinema Derneği tarafından T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığının maddî desteği ve birçok kurum ve kuruluşun katkılarıyla düzenlenen Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, Türk cumhuriyet ve topluluklarından sinemacıların ve sektörün ihtiyacı olan festival olma yolunda atılan emin bir ilk adım oldu.
Çeyrek asırlık hayal
Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, yaklaşık çeyrek asrı bulan bir arzu ve hayalin sonunda kendi mecrasını bulan bir vakıa olarak karşımıza çıktı. 1990’ların sonlarından 2002’ye dek, “Türk Dünyası Sinema Günleri” adıyla tertip edilen sinema etkinlikleri, hem bir zamanların önemli Sovyet yönetmenleri olarak tanınan ustaları İstanbul’da bir araya getirmiş hem de Türk dünyası sinemalarını temsil eden filmlerin gösterildiği bir platform olarak tarihî bir misyon üstlenmişti. O tarihlerde İBB Kültür İşleri Daire Başkanlığını yürüten Şenol Demiröz (1950-2020) ile, Azerbaycan’ın önde gelen sinema yönetmenlerinden ve öğretim üyesi Prof. Tevfik İsmailov’un (1939-2016) öncülüğünde başlatılan bu ilk mütevazi çabalar, bugün bizzat Türk devletlerinin ortak arzularıyla hayata geçirilen Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nin de temel çekirdeğini teşkil etmiştir.
“Türk Dünyası Sinema Günleri”nde ana amaç, filmlerin yarıştırılmasından çok sinemacıların ve sektör mensuplarının bir araya getirilerek tanışma ve işbirliği ortamının yaratılmasıydı. Bu yönüyle sinema alanına ait ilk köprüler kurulmuş oldu.
Bu köprünün üstünden çok sular aktı. Rahmetli Hocamız Prof. Tevfik İsmailov, “Yakın zamanda Türk dünyası yeniden moda olacak. Göreceksiniz, bizim yaptığımız bu çalışmalara katbekat yeni tuğlalar eklenecek.” demişti. Nitekim bunca zaman sonra, yıllardır dile getirilen arzular, belirli bir yerde birleşme umudunu ilk defa güçlü bir şekilde ortaya çıkardı.
İşte Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali, bu yakın geçmişin birikiminden güç ve temel alarak Türk cumhuriyet ve topluluklarından davet edilmiş yüz elliyi aşkın sinemacı ve sektör mensubunu İstanbul’da ağırladı.
Festival, 8 Kasım Pazartesi gecesi Atlas 1948 Sinemasında düzenlenen törenle başladı. Bu geceye özgü olarak yarışma dışından bir Kazak filmi, “Tomris” gösterildi. Almatı’daki Kazakfilm Stüdyosunun da başkanı olan yönetmen Akan Satayev’in çektiği bu tarihî drama, kısa süre önce sinemalarımızda ticarî dolaşıma girmiş ancak biraz da salgın hastalık ve gecikmeyle gösterime girmesi gibi sebeplerle beklenen gişe ilgisini toplayamamıştı. Saka Türklerinin hükümdarı Tomris’in günümüzden çok uzak tarihteki hayatını ve Pers imparatoru Kral Kiros ile mücadelesini yansıtan bu görkemli film, bozkır manzaralarıyla süslenmiş göz alıcı görüntüleri ve kalabalık kadrolu aksiyon bölümleriyle ilgiyle izlendi.
Türk dünyası sinemaları için bir ilk: Kurmaca Film Yarışması
Türk Konseyinin zirve toplantısı arifesinde gerçekleşen Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nin kayda değer özelliklerinden biri, ilk defa Türk cumhuriyet ve topluluklarına ait kurmaca filmlerin katıldığı yarışmanın teşkil edilmesi idi. Belgesel kategoride daha önce yarışma düzenlenmiş olmakla birlikte, Türk dünyası ülkelerini ve topluluklarını kapsayan kurmaca film yarışması ilk defa bu festivalde hayata geçirildi. Bu dalda Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan, Macaristan, Kırgız Cumhuriyeti ile Rusya Federasyonu/Saha Cumhuriyeti’nden olmak üzere sekiz film yarışmaya katıldı.
Belgesel yarışmada ise, Türkmenistan dışında aynı ülkeler ve ayrıca KKTC’den bir film olmak üzere toplam dokuz film yer aldı.
Yarışma kategorilerinin yanı sıra, festivalin önemli bölümlerinden ikisi, Tarihî Panorama ve Güncel İnsan Manzaraları başlıklı bölümlerdi. Tarihî Panorama’da, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgız Cumhuriyeti, Macaristan ve Moldova/Gagauzyeri’nden tarihî geçmişi konu alan yapımlar gösterildi. Gagauz Türkçesinde çekilen ilk uzun metrajlı kurmaca filmi olan “Dünürcülük” filmi de bu bölümde seyirciye sunuldu.
Diğer taraftan, bu kategoride sunulan ve ünlü Manasçı Sayakbay Karalayev’in hayatını konu alan ve Cengiz Aytmatov’un oğlu Eldar Aytmatov’un babasının gençliğini canlandırdığı “Sayakbay: 20. Yüzyılın Homer’i” isimli film, festivalin sürprizlerinden biriydi.
Festivalde Cengiz Aytmatov’un eserlerinden sinemaya uyarlanmış beş film seyircinin ilgisini çekti. Bu bölümde, “Beyaz Gemi” eserinin yeni uyarlaması “Şambala”nın yanısıra, yazarın aynı isimli hikâyesinden Sovyet döneminde çekilen “Erken Gelen Turnalar” filmi de, ülkemizde ilk defa bu vesileyle gösterilmiş oldu.
Güncel İnsan Manzaraları kategorisinde, Türkiye, Özbekistan, Kazakistan ile Rusya Federasyonu/Tataristan Cumhuriyeti ve İran Azerbaycanı’ndan Türkçe çekilmiş ve günümüz Türk dünyasından insan hikâyelerini işleyen filmlere yer verildi.
Belgesel yarışmanın yanında, festivalde Turkuaz Belgesel Kuşağı adıyla yarışma dışı kategoride çeşitli ülkelerden sunulan yedi belgesel ile üç animasyon yapımı, festivalin sadece kurmaca türüne değil belgesel ve animasyon dallarına da önem verdiğinin bir göstergesiydi.
Festivalde yapılan gösterimlerin bir ayağı, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi ‘nde gerçekleşti. İletişim Fakültesinin sinema salonunda günde dört seans kurmaca ve belgesel filmlerden oluşturulan bir seçki, öğrenci ve öğretim elemanlarına görüşüne sunuldu.
Öte yandan, 10 Kasım Çarşamba günü İstanbul Üniversitesi Rektörlügü’nün tarihî Doktora Salonunda Rektör Prof. Dr. Mahmut Ak ve öğretim üyelerinin katılımıyla düzenlenen “Cengiz Aytmatov ve Sinema Uyarlamaları” konulu panel de film festivalinin etkinlikleri arasında bulunuyordu. Festivalin direktörü İhsan Kabil’in yönetiminde Almanya’dan Svetlana Slapke, Kırgızistan’dan Gulbara Tolomuşova ile Kâmil Engin’in konuşmacı olarak katıldıkları panelde, Aytmatov’un eserlerinden beyazperdeye uyarlanmış filmlerle ilgili bilgiler aktarıldı.
Beş gün boyunca beş ayrı salonda, on üç ülkeden toplamda 42 filmin seyircinin beğenisine sunulduğu Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nin ilk aşaması, İstanbul Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen görkemli ödül töreniyle başarılı bir şekilde sona erdi.
Festivalin Ödülleri
12 Kasım 2021 Cuma gecesi Atatürk Kültür Merkezi’nde bir araya gelenler, Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’nde dereceye giren filmlerle ve yapımcılarıyla tanıştı. Kurmaca Film Yarışması’nda Seçici Kurulun en iyi film tercihi, Azerbaycan yapımı “Dağınık Ölümler Arasında” oldu. Son zamanlarda Avrupa film festivallerinde adından söz ettiren Hilal Baydarov’un filmi, ödül töreninde dillendirilen “ortak tarih ve ortak kültür” vurgusundan ayrı düşen, “art house” denilen bağımsız sanat sinemasının bir örneğiydi. En iyi senaryo ödülü, Türkiye yapımı “Mavzer”e, en iyi yönetmen ödülü ise “Şambala” filminin yönetmeni ve senaryo yazarı Artıkpay Suyundukov’a verildi. Özbekistan yapımı “Tutkunluk” ise, jüri özel ödülü ile ülkesine döndü.
Belgesel yarışmada ise, İran’dan Türk yönetmeni Muhammed Alimuradi’nin çektiği ve birçok uluslararası festivale katılan “İkizler” belgeseli, birinciliğe lâyık görüldü. Aral Gölü ile İran’daki Urmiye Gölü’nde yaşanan çevre problemlerini konu alan “İkizler”, hem güncel konusu hem de bu konuyu başarıyla yansıtan sinematografisi ile jüri üyelerinin takdirini kazanmış olmalı. Belgesel dalında dereceye giren yapımlardan “Halkın Cesareti”, tanınmış Özbek sinemacısı Ali Hamrayev’in arşiv materyallerinden yararlanarak ortaya çıkardığı ilginç bir çalışmaydı. Rusya Federasyonu’nun Saha Cumhuriyeti’nden festivale katılan “Dil Bilimci” belgeseli ise jürinin kararıyla üçüncü ilân edildi.
Türk Dünyası Sinemacılar Zirvesi ve Ortak Deklarasyonu
Türk dünyasını oluşturan ülke ve toplulukların sinemacıları, geçmişlerine duydukları iftihar bir yana, artık geleceğe de umutla bakıyorlar. Bu umudu paylaşmalarının bir sonucu olarak festival çerçevesinde Türk Dünyası Sinemacılar Zirvesi gerçekleşti.
11 Kasım Perşembe günü festival konuklarının misafir edildiği Taksim’deki otelde düzenlenen geniş katılımlı bu zirvede, Türkiye ve diğer Türk cumhuriyetlerinden yapımcı ve yönetmenler ve sinema kurumu yöneticileri arasında bilgi ve meslekî tecrübeler paylaşıldı, önemli konular müzakere edildi. Türk Dünyası Sinema Fonu kurulması, ortak yapımların ve işbirliğinin başlatılması, film festivalinin geleneksel hale getirilmesi gibi zirvede ele alınan bu konular, bir mutabakat zaptı ile kayda geçirildi ve bir gün sonra yapılacak Türk Konseyi Kültür Bakanları Toplantısında Bakanların gündemine sunuldu.
Bu zirvenin ardından, ödül töreninin yapılacağı 12 Kasım Cuma günü T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile dört Türk Cumhuriyeti Kültür Bakanlıkları ve sinema kurumlarının ortak deklarasyonu imzalandı. Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen imza törenine Kırgız Cumhuriyeti Kültür, Enformasyon Bakanı Azamat Jamankulov, Azerbaycan Kültür Bakanı Anar Kerimov, Kazakistan Kültür ve Spor Bakanı Aktoty Raimkulova ve Özbekistan Cumhuriyeti Sinematografi Ajansı Genel Müdürü Firdevs Abduhalikov katıldı.
İmza töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy şunları kaydetti: “Bu bildiri vesilesiyle Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan ile birlikte inşallah sinema alanında yeni bir dönemin kapısını açmış olacağız. Bu kapsamda protokolle birlikte ‘Türk Dünyası Film Fonu’nu kuruyoruz. Ortak yapım anlaşmalarının önünü açıyoruz. Ortak yapımların gerçekleştirilmesi ve film arşivlerinden yararlanılması konularında ilgili şirket, kurum ve kuruluşlar arasında iş birliğini de tesis edeceğiz. Yine ‘Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali’ni bu protokolle birlikte her yıl geleneksel hale getiriyoruz. Bildiğiniz gibi önümüzdeki 2022 yılı Türk Dünyası Kültür Başkenti Bursa. Festivalin ikincisi Bursa’da gerçekleştirilecek. Azerbaycan Şuşa’da da üçüncüsünü gerçekleştirmek istiyoruz ve bundan sonra her yıl dünyanın farklı bir ülkesinde bu festivali devam ettireceğiz.”
Yeni Fikirler, Yeni Adımlar
Bir zamanlar Türk cumhuriyetleri sineması, çok milletli Sovyet sinemasının ayrılmaz bir parçası olarak değerlendiriliyordu. 1991’de SSCB’nin dağılmasıyla Türk cumhuriyetlerinin sinema tarihinde yeni bir sayfa açıldı. Bu gelişme, sinema alanında başka problemlerin doğmasına da sebep oldu. Sinemaların ticarîleşmesi, finansal ve teknolojik açıdan millî sinema sektörünün desteklenmesine dek bir dizi problem, geçiş döneminin güçlükleri olarak millî sinema unsurlarını etkiledi.
Bugünse, Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarının artık otuzuncu yılına gelmiş bulunuyor. Türk cumhuriyetlerinin gerek Sovyet mirasından elde ettiği tecrübe ve sanat imkânları, gerek devlet yönetimlerinin millî sinemalara dönük destekleri, geçiş döneminin güçlüklerinin üstesinden gelmek için olumlu bir temel teşkil ediyor.
Dünyanın dört bir yanında yüzlerce film festivali düzenleniyor. Bunlardan hiçbiri Türk cumhuriyetleri ve topluluklarının hayatına ve kültürel özelliklerine yer verilmesi ve problemlerinin irdelenmesine dönük bir çaba göstermiyor. Ağırlıklı olarak Türk dünyasından filmlerin katılacağı düzenli bir film festivali önemli bir misyonu üstlenecektir. Birlikten kuvvet doğar hükmü gereğince, sinemada güçlü olmak ve dünya sinemasına katkı sağlamak için Türk cumhuriyetleri ve toplulukları arasında işbirliği ve ortaklığın geliştirilmesi gerekmektedir.
Çağımızın sanatçısı, günün gerisinde kalmamalı, sürekli değişen zamanla birlikte ileriye doğru adım atmalıdır. Türk cumhuriyetlerinin sinema alanındaki yönelişleri, üretilecek yeni fikirlerle ve bu fikirlerin uygulanabilir projeler halinde hayata geçirilmesiyle desteklenmelidir.
Korkut Ata Türk Dünyası Film Festivali ve karşılıklı sinema haftaları, atölye ve eğitimler, film yapım fonu, film market, sinematek gibi çalışmalar ve kurulacak kurumlar, Türk cumhuriyet ve toplulukları arasında gelecekte sinema alanındaki ortaklık ve işbirliğini güçlendirecektir.
#Film Festivali #Sinema #Türk Dünyası #Korkut Ata