Ahmet Bican Ercilasun

Milletler, tarihin çocuklarıdır. Tarih içinde bir araya gelirler, yoğrulurlar, aynı dille hâlleşirler, acı tatlı ortak hatıralar içinde olgunlaşırlar, yaşama kabiliyeti olanlar bugüne ulaşırlar.

Türkler de büyük ve derin bir tarihin çocuklarıdır. 7-8.000 yıl önce bugünkü Türkmenistan topraklarında yaşarken 3.500 yıl önce kuzeye, oradan doğuya doğru yayılmışlar; Orhun vadisinde ve Ordos kıvrımında at koşturup otağlarını kurmuşlar; 3.000 yıl kadar önce Hazar’ın kuzeyinden geçerek Karadeniz’in kuzey bozkırlarından İrtiş’e uzanan, Kafkasları aşıp Anadolu’ya sarkan Sakalar olmuşlar; 2.500 yıl önce Sarı Irmak’ın kuzeyinde, 1.600 yıl önce Macaristan ovalarında Hun diye görünmüşler; 1.500 yıl önce Orhun kıyılarından Türk adıyla ortaya çıkmışlar. Oradan yayılmış Türk adı Hindistan içlerine, Ceyhun kıyılarına, Sultan Ahmet Meydanı’na.

Doğu, Batı ve Güney Türkistan’da uzun bir tarih yaşamışlar. Derken, ikinci bin yılın şafağında önce Horasan’a, oradan Dicle – Fırat arasına, Azerbaycan’a ve oradan da Anadolu’ya, Balkanlara akmışlar.

Binlerce yıllık bu uzun süreç içinde nice milletle, nice kavimle karşılaşmışlar: Sümerler, Elamlar, Dravidler, Hint ve İran kavimleri, Finliler, Ogurlar, Gotlar, Burgundlar, Vandallar, Çinliler, Soğdaklar, Koreliler, Araplar, Farslar, Kafkas kavimleri, Doğu Romalılar, Ruslar, Rumlar, Ermeniler, Venedikliler, Cenevizliler, Yunanlılar, Bulgarlar, Sırplar, Almanlar, Berberiler, Sudanlılar, Habeşler, Fransızlar, İngilizler…

Adları geçen, geçmeyen bunca kavimle, bir bölümüyle ayrı zamanlarda, birkaç kez karşılaşıp vuruşmuşlar, anlaşmışlar, al ver etmişler, onların tarihlerinde de izler bırakmışlar. Ayrıntıları merak edenler genel tarih kitaplarını, daha da ayrıntı isteyenler özel araştırmaları okumalıdırlar.

Şimdilik Türkiye Türklerine bir bakalım. Başlangıç ve bitiş yılları birbirinden farklı olan, genel olarak 1071’den 1400’lere kadar süren zaman içinde, Erzurum, Bayburt, Kemah ve çevresinde Saltukoğulları; Erzincan ve çevresinde Mengüçekoğulları; Bitlis ve çevresinde Dilmaçoğulları; Diyarbakır ve çevresinde Yınaloğulları; Ahlat, Erciş, Van, Muş ve çevresinde Ahlatşahlar; Diyarbakır, Mardin, Harput ve çevresinde Artukoğulları; Sivas ve çevresinde Danişmendliler ve nihayet Konya’dan başlayıp Anadolu birliğini kurmaya yaklaşan Anadolu Selçukluları özellikle Doğu, Güney-Doğu ve Orta Anadolu’ya hâkim olmuşlardır.

1250’de başlayan Beylikler dönemini, bir kısmı daha uzun yaşamış olsa da, İstanbul’un fethedildiği 1453 yılına kadar getirebiliriz. Kastamonu ve çevresinde önce Çobanoğulları, sonra Candaroğulları; Karaman, İçel, Alanya ve çevresinde Karamanoğulları; Ladik ve Denizli’de İnançoğulları; Muğla, Fethiye ve çevresinde Menteşeoğulları; İsparta, Burdur ve çevresinde Hamidoğulları; Balıkesir ve çevresinde Karasıoğulları; Söğüt, Bursa ve çevresinde Osmanoğulları; Kütahya, Afyon, Uşak ve çevresinde Germiyanoğulları; Selçuk, Aydın, Tire ve çevresinde Aydınoğulları; Akhisar, Manisa, Turgutlu ve çevresinde Saruhanoğulları; Antalya ve çevresinde Tekeoğulları; Kayseri, Sivas, Tokat ve çevresinde Ertanaoğulları; Elbistan ve Maraş dolaylarında Dulkadıroğulları; Adana ve çevresinde Ramazanoğulları hüküm sürdüler.

1340’tan başlayıp 1500’lerin başına kadar Doğu ve Güney-Doğu Anadolu, Azerbaycan, İran ve Irak’ta hüküm süren Akkoyunlular ile Karakoyunluları beyliklerden ayrı tutmalıdır. Onlar Osmanlılar gibi büyük siyasi yapılardı.

Beylik olarak başlayan Osmanoğulları, Bizans’la savaşarak Balkanları da vatan hâline getirdi; diğer beylikleri hâkimiyeti altına alarak, Akkoyunluları Otlukbeli’nde, Safevileri Çaldıran’da yenerek Anadolu’da birliği sağladı. 1500’lerin başlarından 1900’lerin başlarına kadar bütün Anadolu ve Balkan Türklüğü Osmanlı idaresinde kaldı. Çok iyi bilinen tarihî süreç sonunda Osmanlı yıkıldı ve Osmanlı içinden çıkan Mustafa Kemal’in önderliğindeki mucizevi Kurtuluş Savaşı ile Cumhuriyet dönemine geçildi.

Bu tarih bir bütündür, birbirinden ayrılamaz. Türkiye Cumhuriyetinin yurttaşları olan biz Türkler bu tarihin çocuklarıyız. Selçuklu’nun, beyliklerin, Karakoyunlu ve Akkoyunluların, Osmanlıların ve Cumhuriyet’in çocukları. Selçuklular ve beylikler olmasa var olamazdık; Osmanlı, birliği sağlamasa var olamazdık; Cumhuriyet olmasa var olamazdık. Türk olarak bizi bugüne getirenlere şükran borçluyuz.      

#Türk tarihi    #Türk Devletleri     #Türk beylikleri     #bütüncü tarih     #tarih bütündür

 

editör

Recent Posts

”İnsan Haklarıyla İnsandır. Hangi Haklar Bunlar” Kutlu Yol Söyleşilerinin konusuydu

Dilde Fikirde İşte Birlik Yolu Derneği’nin Kutlu Yol Söyleşileri'nde ağırlıklı olarak Türklük, Çağdaş Uygarlık Yolu ve Toplumsal…

1 hafta ago

“Kadına Yönelik Şiddetin Biyolojik , Psikolojik ve Sosyolojik Altyapısı” Kutlu Yol Söyleşilerinde konuşuldu

Ağırlıklı olarak Türklük, Çağdaş Uygarlık Yolu ve Toplumsal Bilinç ve Gelişim alanları üzerine görüşlerin sunulduğu…

3 hafta ago

KKTC Cumhurbaşkanı Tatar: “KKTC, Türk dünyasının Akdeniz’e açılan kapısıdır.”

Tatar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Brüksel Temsilciliğinde, Belçika'daki Türk iş dünyası temsilcileriyle düzenlediği…

4 hafta ago

Aktau, Türk Dünyası’nın Yeni Kültür Başkenti Seçildi!

Aktau, TÜRKSOY’un kararıyla Türk Dünyası-2025 Kültür Başkenti seçildi. Kazakistan’ın Hazar kıyısındaki bu tek liman kenti,…

1 ay ago

Türk dünyası gençliği Almatı’da buluşuyor

TÜRKSOY Kazakistan’ın Almatı şehrinde Türk Dünyası Gençlik Buluşmaları kapsamında 1. Türk Dünyası Gençlik Forumu düzenleyecek.…

1 ay ago

KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, Türk dünyasına katkılarımızın büyük olabileceğine inanıyorum

Bu fırsatı, KKTC’nin Türk dünyasına değer katabileceği alanları göstermek açısından önemli bulduğunu söyleyen Tatar, “Türk…

1 ay ago