Sülfürlü bileşikler ve insan sağlığına etkileri
Sülfürlü bileşikler, diğer bir ifade ile kükürtlü bileşikler, kükürt elementini ihtiva eden bileşiklerdir. Kükürt, bitkilerde düzenli gelişme, verim ve ürün kalitesine etki eden önemli bir elementtir. Kükürtün bitkilerdeki en önemli görevi, sistein, sistin ve methionin gibi aminoasitlerin temel yapı taşı olmasıdır. Bu aminoasitler proteinlerin oluşumunda görev alırlar; glutatyon, tiamin, biyotin, koenzim A ve lipoik asit gibi önemli bileşiklerin öncü maddeleridir.
Bazı bitkilerin çeşitli organlarında bulunan sülfürlü bileşikler insan sağlığına önemli etkileri bulunmaktadır. Bunları ihtiva eden besinlerin tüketilmesi sağlıklı olmamıza önemli katkı sağlamaktadır.
Sülfürlü (kükürtlü) bileşiklerin insan sağlığına etkileri:
- Çeşitli yollarla insan vücuduna giren ağır metalleri sülfürlü bileşikler kendilerine bağlayarak vücuttan atılmasını sağlarlar. Aynı şekilde diğer toksiklerin de atılmasında rol oynarlar.
- Önemli antioksidan ve hücresel enerji üretiminde rol oynayan glutatyonun görevini yapması için sülfüre ihtiyaç vardır, sülfür olmadan etkinliğini sürdürememektedir.
- Sülfür yetersizliğinde özellikle gençlerde konsantrasyon bozukluğu, zihinsel bulanıklık gibi rahatsızlıklar görülmektedir. Sülfürlü besinlerin tüketilmesi ile bu tip rahatsızlıkların azaldığı, hatta önlendiği görülmektedir.
- Bir ağır metal olan alüminyumun beyin hücrelerinde birikmesi Alzheimere zemin hazırlayan etken olarak görülmektedir. Sülfürlü bileşiklerin alüminyumu kendilerine bağlayarak atılmasını sağladığı bazı araştırmalarla ortaya konmuştur. Bu sonuçlardan sülfürlü bileşiklerin Alzheimer hastalığının önlenmesinde rol oynadığı söylenebilir.
- İnsülin molekülü 2 aminoasit zincirinden oluşur, bu aminoasitler birbirine sülfür köprüleri ile bağlanmaktadır. Bu yüzden sülfür eksikliğinde insülin metabolizması bozulur, insülin metabolizmasının bozulması da kilo alma ve tip 2 diyabete zemin hazırlayan etken olarak görülmektedir.
- Vücutta sülfür yetersizliği kas ve eklem ağrılarına sebep olmaktadır. Kireçlenmeden dolayı diz ağrısı çeken bir grup hastaya 12 hafta boyunca sülfür takviyesi yapılmış, süre sonunda katılımcıların ağrılarında belirgin azalmalar görülmüştür.
- Kükürtlü bileşiklerin ağır metallerin sebep olduğu karaciğer hasarlarını azalttığı veya ortadan kaldırdığına dair araştırmalar mevcuttur. Bir araştırmada deney hayvanlarına kurşun, kadmiyum ve cıva yüklemesi yapılarak karaciğerlerinde bunların birikmesi sağlanmıştır. Bir hafta boyunca bu hayvanlar sülfür bakımından zengin olan sarımsak ağırlıklı beslenmiş ve neticede yapılan tetkiklerde adı geçen ağır metallerin belirgin olarak azaldığı tespit edilmiştir.
- Kükürtlü madde içeren besinler çeşitli yollarla insan bedenine girmiş olan kanser yapıcı kimyasal kanserojenlerin vücuttan atılımını sağlayarak kanser oluşumunu önlemede etkili olurlar.
Sülfürlü besin kaynakları:
Sülfürlü bileşikler daha çok çeşitli bitkilerde bulunmaktadır. Ayrıca kemik suyunda ve yumurta da sülfürlü maddeler yer almaktadır. Bitkisel sülfür kaynakları arasında lahana, brüksel lahanası, brokoli, karnabahar, pırasa, soğan, sarımsak, kereviz, kuşkonmaz, susam ve rezene yer almaktadır.
Brokoli, karnabahar, brüksel lahanası, top lahana ve karalahana, aynı aileye mensup sebzelerdir. Bunlar sülfürlü bileşikleri ihtiva etmekte, bu yönden en zengin olanı brokolidir. Ayrıca pırasa ve kereviz de sülfür ihtiva eden sebzelerdir. Bunlar ülkemizde kış ve bahar aylarında manavlarda bol bulunan kış sebzeleridir. Brokoli, karnabahar, lahana ve pırasa ve kereviz bileşimlerinde bulunan sülfürlü maddeler sayesinde kanser ve diğer bazı hastalıklara karşı koruyuculuk sağladıkları gibi; düşük kalorili olmaları, bol lif ihtiva etmeleri, çeşitli vitamin ve mineralleri sahip olmaları ile beslenmemizde de önemli bir yere sahiptirler.
Sarımsak ve soğan ülkemizde çok tüketilen soğanlı besin gruplarıdır. Sarımsak ve soğana özel koku veren maddeler sülfürlü bileşiklerdir. Çiğ tüketilmesi daha etkilidir, bazı insanlar sarımsağın kokusundan dolayı sarımsak dişleri olarak tabir edilen soğancıkları bütün olarak yutarlar, çiğnenmediği zaman sindirime katılmadan dışkı yolu ile dışarı atıldığından bir faydası olmaz, faydalanmak isteniyorsa ya çiğneyerek ya da ezerek tüketilmelidir. Yapılan araştırmalar sarımsak eksraktının vücudu metal zehirlemesinden etkin şekilde koruyabileceğini göstermiştir. Sanayi tesislerinde çalışan ve kronik kurşun zehirlenmesinin etkileri görülen işçilere günlük sarımsak eksraktı verildiğinde, kurşun zehirlenmesi belirtilerinin iyileştiği tespit edilmiştir. Sigara içenlere ve kirli havaya maruz kalan insanlara daha çok sarımsak ve soğan tüketmeleri önerilmektedir.
Sülfür bileşikleri ihtiva eden gıdaları bol tüketerek sağlıklı beslenir, hastalıklarla mücadelede daha başarıl olur ve sağlıkla hayatımızı sürdürebiliriz. Saygılarımla.