SEMȂ
Hünkar SOYTÜRK
Eğitimci
SEMȂ
Bin muhabbet süzgecinden geçmiş bir söz gibi kalbi aralasa nur! Rahmet olup yağsa ve parçalansa perestiş edilen ne kadar taş varsa! Gözyaşı kuruyan damarlara kan, donan ruha can olsa karışıp semânın yaşına ve tepeden tırnağa akış başlasa toprağa!
Göz, göz göze gelebilseydi hakikat ile geri durur muydu ondan bunca yıl? Ne kadar zordu bu buluşma ve ne kadar da uzak geçmiş yıllardan. Seneler, koşar adım ol sebepten mi düşmüşlerdi peşine? Bir an önce geçip gidip, gerçeğin önüne bir set gibi çekilip olanca muhtaçlığıyla açabilmek için mi gözlerini ona? Ve yakabilmek için mi zaman örsünde korlaşmış mâzî kırıntılarını hakikatin nârıyla?
Gözyaşı yalnızca fikri ile boğup bir türlü dökülemiyorsa hayatına, sahte bir oyun anbean sergileniyorsa sahne-i arzında, her bir gün simsiyah bir perde gibi geriliyorsa ufkunda, sözlerin bir hezeyan titrekliğinde karabasan olup çöküyorsa ruhuna korkuyla ve ellerin avuçlayamıyorsa âb-ı hayatı içirmek için ruhuna kana kana…
Dön! Yalnızca dön ve geçmesini düşle bu kara kışın. Dön! Dön ki sen kendi etrafında dönersen değişir takvimlerin. Durma dön! Dön ki aydınlığa dönsün karanlık saatlerin. Ve muttasıl dön! Dön ki aslına erebilesin.
Sabırla, acıyla ve bin bir pişmanlıkla uzat ki kalp elini semâya, Hak’tan inâyet gelsin. Zira dönmek ile hayat bulmada kâinat. Dön ve bul bir bakış uzaklığındaki hakikat aynanı gözyaşlarının saydamlığında ve saç dîde-i eşkini efsunlu tohumlar gibi kuruyan hayatına!
Dünya nasıl dönüyorsa güneş etrafında, öyle deveran eyle Aşk Şemsi’n huzurunda eğik başınla. Ve açılan menfezlerden sızan nura dolan ki yılların dirilsin, baharla bezensin her bir devrilişin.
En yüksek kerteden iniş toprağa değil mi? Değil mi ki her dönüş, toprakla bir olan mukadderata teslim! Öyleyse en kâmil hâlinle ve son olarak beden elbisenle öyle bir dön ki arz titresin aşkından, ruhun çıksın mahpustan ve tenin toprağa girsin utancından!
Yüreğinize sağlık..