Prof. Dr. Osman Beyazoğlu
İslam dininde temel ibadetlerden biri olan oruç, hicretin ikinci yılında Müslümanlara farz kılınmıştır. Kendi iradesi ile karar verecek, yani yetişkin yaşta olan, herhangi bir sağlık sorunu olmayan kişiler oruç tutmakla yükümlüdür.
Anadolu’nun birçok yerinde ramazan ayında(oruç tutulan ay) diğer aylara göre bazı farklılıklar görülür. Ramazan ayında alkol tüketiminde büyük çapta azalma ve suç işleme oranlarında da düşüşler olmaktadır. Halk arasında genel kanı ramazan küskünlüklerin, dargınlıkların unutulduğu; hoşgörünün ve sevginin öne çıktığı günlerin adıdır. Oruç, yoksulların durumunu daha iyi anlamaya, onların sıkıntılarının giderme yönünde çapa göstermeye vesile olur. Bütün bunlar orucun toplumsal yararı olarak görülmektedir. Bir de kişilerin sağlığı üzerine orucun önemli olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Bunlar şu şekilde sıralanabilir:
- Oruç, insanı kötü alışkanlıklardan, çirkin davranışlardan uzaklaştıran ve iyi huylar edinmesini sağlayan bir etken olabilmektedir. Bu özelliği ile insanları doğru yöne sevk ederek ve topluma daha faydalı kişiler olmasında etkili bir vasıta olabilir.
- Oruç tutan kişi nefsini terbiye ettiğinden kendi kendini kontrol etme, yaptığı ve yapacağı işlerde zorluklara karşı sabretme alışkanlığı kazanır, bu da kişinin başarısını olumlu yönde etkilemektedir. Aynı zamanda öfke kontrolünde de orucun güzel bir araç olduğu kabul edilebilir. Oruç tutan bir şahıs ruhen ve bedenen rahatlamış ve temizlenmiş olarak senenin diğer aylarında daha verimli çalışabilir.
- Ramazan ayında ihtiyacı olan yoksullara yardım daha çok yapılır, ramazanda insanlar daha çok hayır yapma arzusundadırlar. Bu şekilde ihtiyacı olan birilerine yardım yaptığında, bir de bunu Allah rızası için yaptığını düşünerek mutlu olur ve rahatlar, bu da kişinin sağlığına olumlu katkı sağlamaktadır.
- Oruç sırasında gün boyu kişi bir şey yemediği için vücutta yağ depolanması olmaz, vücut aynı zaman da yağ yakmaya başlar. Kan şekeri, trigliserit, kolesterol, ürik asit ve diğer bazı değerlerde azalma meydana gelir, tansiyon normal seviyelerine yaklaşır. Bu tip değişmeler obezite, kalp damar hastalıkları ve şeker hastalığı riskini azaltır.
- Çeşitli gıdalar, içecekler ve çevresel faktörler yolu ile insan bünyesine toksik maddeler girmektedir. Oruç sırasında yiyecekler ve içecekler vasıtası ile toksik maddelerin girişi olmadığı gibi, vücutta mevcut olan toksinlerden arınmaya başlar, bu şekilde vücutta önemli tahribata yol açan toksinlerin etkisi azalmış olur.
- Orucun, genlerin ifadelerini tamamen olumlu yönde değiştirdiği bilinmektedir. Yapılan araştırmalar, oruçla birlikte 500 kadar kansere neden olabilen genin kapandığını göstermiştir. IGF-1 (insüline benzer büyüme faktörü) başta meme, prostat, yumurtalık, kolon kanserleri olmak üzere pek çok kanser türünü uyaran bir hormondur. Oruç tutan kişide kandaki IGF-1 seviyesinin düştüğü ve birçok onarım genin de aktif hale geçtiği tespit edilmiştir.
- Oruç tutan kişi iftar ve sahurda da yeterli dengeli beslenirse, vücutta onarım ve gençlik genlerinin aktif hale gelmesine, yaşlanmayı kontrol eden yaşlılık genlerinin baskılanmasına yol açmakta ve bir dizi onarım geni aktif hale geçmektedir. Diğer taraftan orucun vücutta yaşlanmış, hasara uğramış hücrelerin yerine sağlıklı ve genç hücrelerin meydana gelmesinde de etken olduğu ileri sürülmektedir.
- Oruç esnasında beyin hücrelerinde hücresel süreçlerin düzenlenmesinde rol oynayan kimyasal maddeler artmakta, beyin hücreleri yenilenmekte ve neticede Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara karşı koruyucu etki ortaya çıkmaktadır.
- Yapılan araştırmalar oruç tutmanın oksidatif strese karşı vücudun direncini artırdığını göstermiştir. Ayrıca uzun süreli aç kalmanın inflamatuvar belirtileri azaltarak birçok hastalığın nedeni olan iltihaplanmalara karşı koruma sağladığı da bilinmektedir.
- Karaciğer yağlanması yetişkin insanlarda çok görülmektedir. Bir ay boyunca oruç tutanlarda karaciğer yağlanmasının önemli oranda azaldığı tespit edilmiştir. Aynı zamanda bu dönemde vücudun savunmasında görev yapan globülinler ve albüminler karaciğerde daha çok salgılanmaktadır.
- Oruç tutulan dönemde uzun bir süre vücuda dışarıdan besin girmediğinden kanda bulunan atık maddelerde azalma meydana gelir. Atık maddelerin azalmasından dolayı üre ve atıkların böbrekler aracılığı ile daha kolay atıldığı görülmektedir.
- Oruç tutan bir kişide sindirime ayrılan zaman azalmaktadır. İftar ve sahurda da vücuda fazla yüklenilmez, dengeli sağlıklı besinler tüketilirse, mide, bağırsaklar, safra kesesi, karaciğer ve pankreas bu süreçte dinlenme fırsatı bularak sağlıklı duruma geçer. Bu durum hastalıklara karşı vücudun direncini artırır.
- Bilimsel çalışmalar, orucun zihinsel fonksiyonları da artırdığını ortaya koymuştur. Beyinde yeni kök hücrelerin oluşmasını sağlamada yardımcı olan kimyasalların salgılandığı tespit edilmiştir.
Yukarıda sıralanan hususlar uzun araştırmaların sonuçlarıdır. Ayrıca oruç, bizim yararımıza olduğu için farz kılınmıştır. Ancak sağlığı yerinde olanlar oruç tutmalı ve sağlığını riske atmamalıdır.
Ramazanın ilk günlerinde bazı insanlarda baş ağrısı ve halsizlik gibi etkiler görülebilir, fakat bu geçicidir, bir iki gün içinde vücut yeni duruma uyum sağlamaktadır. Bununla birlikte ağır spor yapanlar, ağır işlerde çalışanlar gün içinde sıvı ve gıda almadıkları için zorlanırlar. Bu yüzden fazla enerji gerektiren uğraşıları Ramazan ayında ertelemede fayda vardır. Saygılarımla.