Karaciğer insanın en büyük ve en fonksiyonlu organıdır. İnsan vücuduna giren bütün besinler karaciğerde belli bir süreçten geçtikten sonra enerjiye dönüşmektedir. Besinlerle birlikte toksit maddeler ve mikroplar vücuda girmişse, bunlar karaciğerde süzülür ve tutulur. Karaciğerin bu fonksiyonlarını yerine getirmesi için sağlıklı olması gerekir. Karaciğerde ortaya çıkan sağlık sorunlarından en önemlisi yağlanmadır. Karaciğer yağlanması her yaşta insanda görülebilmektedir.
Karaciğerde normalden fazla yağ birikmesi, karaciğer yağlanması olarak adlandırılmaktadır. Karaciğerde yağ birikmesi karaciğer fonksiyonlarını bozar, yağ damlaları karaciğer hücrelerinde birikerek hücrelerin şişmesine ve karaciğerin büyümesine sebep olur. Karaciğer yağlanması alkole bağlı ve alkole bağlı olmayan yağlanma şeklinde görülür. Alkol karaciğerde toksit etki yapar, zamanla bir karaciğer hastalığı olan siroza dönüşebilir.
Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanması dünyada çok yaygındır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün 2016 verilerine göre, dünyada karaciğer yağlanma sıklığı %25’tir. Ülkemizde ise oran daha fazla, yakın zamanda Kapadokya’da yapılan bir çalışmada %60 ve İstanbul’da da %50 oranında karaciğer yağlanması tespit edilmiştir. Ülkemizde obezite ve diyabet hastası da yaygındır. Bu hastalıklarla karaciğer yağlanması paralellik göstermektedir. Obez olanların %90’ında karaciğer yağlanması görülmektedir. Hayatında hiç alkol kullanmamış insanlarda bile karaciğer yağlanması görülebilmektedir. Şişman olan, beli kalın olan (bel kalınlığı 94 cm üzeri) insanların karaciğeri de yağlanmıştır. Çünkü vücutta yağlanma önce karaciğerde başlar, sonra diğer organlara yayılır ve göbeklenme şekilde ortaya çıkar. Ayrıca bir insanın trigliseriti yüksekse, insülin direnci varsa, tip 2 diyabeti varsa; bunlardan herhangi biri olan kişide de karaciğer yağlanması olması muhtemeldir.
Karaciğer yağlanması basit yağlanma ve NASH (karaciğer hücrelerinde iltihaplanma ve balonlaşma) olarak adlandırılan yağlanma şeklinde tanımlanmaktadır. NASH karaciğer yağlanmasının ilerleyici formu olup, karaciğer sirozuna ve karaciğer kanserine kadar gidebilir. Kişinin NASH olduğu ancak biyopsi ile ortaya çıkarılabilir. Ultrason ve kan testlerine göre doktor NASH olduğunu tahmin ederek biyopsi isteyebilir.
Karaciğer yağlanması hastalığı uzmanlara göre %90 belirti vermez, bazı hastalarda halsizlik ve hafif ağrı görülebilir. Prof. Dr. Yusuf Yılmaz (Gastroenteroloji uzmanı)’a göre ülkemizde 19 milyon yağlı karaciğer hastası var, bunun 4 milyonu NASH hastasıdır. O’na göre, genellikle hiçbir belirti vermediğinden siroz oluşana kadar hasta bir şikâyette bulunmayabilir.
Karaciğer yağlanmasına karşı onaylanmış bir ilaç tedavisi yoktur, hastanın beslenme alışkanlıklarını değiştirmesi, egzersiz yapması en iyi tedavi olarak görülmektedir. Kişi kilolu ise normal kiloya ulaşması, diyabet hastası ise ona göre tedaviye devam etmesi önerilmektedir. İhmal edilecek bir sağlık sorunu değil, karaciğer yağlanmasının son evresi olan siroz ya da karaciğer kanseri, karaciğerin görevi yapamaz, yani iflası demektir. Bu duruma gelmiş bir hasta için çare karaciğer naklidir.
Karaciğer yağlanması teşhisi konan kişi besleme alışkanlıklarını değiştirmeli ve zaman geçirmeden şunları yapmalıdır:
Ülkemizde son yıllarda mısır şurubu çok kullanılmaya başlanmıştır. Mısır şurubu früktoz ve glikozdan oluşur, früktoz daha fazladır. Früktoz karaciğerde çok kolay trgliserite dönüşerek depolanmaktadır. Amerika’da yapılan bir araştırmada mısır şurubu ile hazırlanan besinleri tüketenlerle, normal şekerle hazırlanan besinleri tüketenler bir süre takip edilmiş, netice de her iki grupta da karaciğer yağlanması görülmekle birlikte mısır şurubu ile hazırlananları tüketenlerde karaciğer yağlanmasının 7 kat daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.
Karaciğer yağlanması olanların yukarıda sıralanan hususlara dikkate ederek, ayrıca bazı bitkilerin besin olarak ya da çay şeklinde tüketilmesi şeklinde doğal yollarla çözüm önerilebilir.
Bunlardan bazıları:
Enginar (Cynara scolymus): Bu bitkinin çiçek tomurcukları sebze olarak tüketilmektedir. Faydalı bir sebze ve karaciğer dostu olarak bilinmektedir. Bunun ihtiva ettiği ‘sinarin’ adlı bir bileşik karaciğerde trigliserit ve lipid dengelenmesini sağlar, karaciğerin yağlardan arınmasına yardımcı olur ve karaciğeri güçlendirir. Ülkemizde enginarın çiçek tablası (beyaz kısmı) sebze olarak tüketilmektedir. Ancak sinarin maddesi daha çok çiçek tablasının çevresindeki yeşil yapraklarda bulunmaktadır. Bunlar kaynatılarak suyu içilebilir, günde bir bardak içilmesi uygundur.
Karahindiba (Taraxacum officinale): Bu bitki ülkemizde doğal olarak yetişmektedir. Bunun kurutularak çayı içilmektedir. Karahindiba çayının karaciğer yağlanmasını önleyici etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
Çörekotu (Nigella sativa): Çörekotunun karaciğer yağlanması ve kilo kontrolü için olumlu etkileri bulunmaktadır. Alkole bağlı olmayan karaciğer yağlanmasında çörekotunun faydalı olduğunu gösteren çalışmalar bulunmaktadır. Bu bitkinin tedavi amaçlı kullanılan tohumlarıdır, daha çok tohumlarından soğuk sıkımla elde edilen yağı kullanılmaktadır. Bir araştırmada 25-45 yaşlarında orta derece karaciğer yağlanması olan 70 gönüllü iki gruba ayrılmış. Bir gruba 12 hafta boyunca her gün 2 gram çörekotu kapsülü verilmiş, diğer gruba da yalancı kapsül verilmiştir. 12 hafta sonunda çörekotu kapsülü verilen grubun %57’inde karaciğer yağlanması bitmiş ve karaciğer enzimleri normal değerlere gelmiştir, aynı zamanda bu grupta 10 kilo azalma meydana gelmiş, diğer grupta belirgin bir değişiklik görülmemiştir.
Devedikeni (Silybum marianum): Bu bitki meryemana dikeni, boğa dikeni ve mübarek diken adları ile de anılmaktadır. Bunun bileşiminde bulunan ‘silymarin’ adlı bileşik besinlerle alınan toksinlerin vücuttan, dolayısıyla karaciğerden atılmasında yardımcı olur.
Sülfürlü bileşik ihtiva eden besinler: Sülfürlü bileşikleri ihtiva eden bitkiler arasında sarımsak, soğan ve brokoli sayılabilir. Sülfürlü bileşikler özellikle ağır metalleri kendilerine bağlayarak bunların vücuttan atılmasına yardımcı olurlar. Bu yüzden bu tip besinlerin bol tüketilmesi, karaciğerde biriken toksinlerin atılmasında etkili olur.
Karaciğer detoksu: Karaciğerin vücudu temizleme görevi bulunur, ancak karaciğerin de temizlenmeye ihtiyacı vardır. Bunun için karaciğer detoksu olarak bilinen bir karışım bu görevi yapmaktadır. 2 yemek kaşığı zeytinyağı içine 4-5 damla limon katılarak hazırlanan karışım karaciğer detoksu olarak adlandırılır. Haftada 3-4 kez aç karnına içilmesi karaciğerin toksitlerden temizlenmesine yardımcı olur. İlaveten maydanoz ve limon, elma sirkesi de karaciğerin temizlenmesine yardımcı olur.
Sonuç karaciğer yağlanması dünyada ve ülkemizde yaygın olan bir karaciğer hastalığıdır. Bunun teşhis ve tedavisi uzman doktorların işidir. Benim bu yazıyı yazmamın amacı dikkat çekmektir. Toplumun büyük kesiminde görülen karaciğer yağlanması beslenme alışkanlıkları ve insanın yaşayış şekli ile büyük ölçüde ilişkilidir. İnsanlar beslenme ve yaşayış tarzlarını değiştirerek karaciğer yağlanmasını tersine çevrilebilirler. İşlenmiş besinleri tüketmeyerek, sağlıklı beslenerek, egzersiz yaparak ve alkol gibi karaciğere zarar veren etkenlerden uzak durarak karaciğerimizi koruyabiliriz. Şunu unutmayalım karaciğerimiz sağlıklı olursa, bedenimiz de sağlıklı olur. Saygılarımla.
Dilde Fikirde İşte Birlik Yolu Derneği’nin Kutlu Yol Söyleşileri'nde ağırlıklı olarak Türklük, Çağdaş Uygarlık Yolu ve Toplumsal…
Ağırlıklı olarak Türklük, Çağdaş Uygarlık Yolu ve Toplumsal Bilinç ve Gelişim alanları üzerine görüşlerin sunulduğu…
Tatar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Brüksel Temsilciliğinde, Belçika'daki Türk iş dünyası temsilcileriyle düzenlediği…
Aktau, TÜRKSOY’un kararıyla Türk Dünyası-2025 Kültür Başkenti seçildi. Kazakistan’ın Hazar kıyısındaki bu tek liman kenti,…
TÜRKSOY Kazakistan’ın Almatı şehrinde Türk Dünyası Gençlik Buluşmaları kapsamında 1. Türk Dünyası Gençlik Forumu düzenleyecek.…
Bu fırsatı, KKTC’nin Türk dünyasına değer katabileceği alanları göstermek açısından önemli bulduğunu söyleyen Tatar, “Türk…