HASBİHAL… 24 Kasım Öğretmenler Günü vesilesiyle…

Share

 

Bilindiği üzere, 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri Talimatnamesi yayımlanmıştır. Bu suretle yurdumuzun her tarafında Millet Mektepleri açılarak yeni harflerle okuma yazma seferberliği başlatılmış ve eğitimde yeni bir başlangıç ilan edilmiştir. “Millet Mektepleri”’nin açılışı ve Atatürk’ün Başöğretmenliği kabul tarihi olan 24 Kasım günü, 1981 yılından beri de Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.

21. Yüzyılda yetişmiş insan gücünden kaynaklanan üstünlük, bağımsız bir Millet olarak yaşayabilmenin, ekonomik yarışın vazgeçilmez unsurudur. Dolayısıyla insanı merkez alan bir yaklaşımla bütün toplumun sürekli öğrenmesi, değişen durumlara uygun bilgi, beceri kazanması ve böylece kendini yenileyen hatta yönlendiren bir anlayışla geleceği kucaklaması önem arz etmektedir.

Türkiye’nin varlığını sürdürebilmesi, çağı yakalayabilmesi, huzur ve refaha kavuşabilmesi, her alanda ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştire bilmesiyle mümkündür. Bunun yolu da şüphesiz ki çağdaş eğitimden geçmektedir.

Çocuklarımızı ve gençlerimizi, çağımızın gereklerine ve ihtiyaçlarına cevap verebilen, milli ve manevi değerleri benimseyip özümsemiş, demokratik kültürü kavramış fertler olarak yetiştirmek hepimiz için şerefli bir görevdir. Bununla birlikte, araştıran, düşünen, sorgulayan bir eğitim anlayışına ulaşmamız da şarttır.

Eğitim ile istihdam ve ekonomi arasında sağlıklı bir ilişkinin olmadığı Ülkemizde, eğitimin amacı sadece hükumete ya da özel sektöre çalışan yetiştirmek olmamalıdır. Daha çok, Ülkeye; yaşadığımız çağın ve toplumun bunalımlarını çözebilecek, bunu yeniden inşa edecek ve milli varlığımızın devamını ve yücelmesini sağlayacak milliyetçi, cumhuriyetçi, ahlaklı, karakterli, yenilikçi, girişimci, kendine güvenen, sorgulayan ve dürüst bireyler hazırlamak olmalıdır.

Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Eylül 1924 te;

“Eğitim ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı ve yüksek bir topluluk halinde yaşatır. Ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder.” Özdeyişiyle, eğitimin önemini veciz şekilde ifade etmiştir.

Büyük düşünür Ziya GÖKALP’e göre ise eğitim;

“Bir cemiyette yetişmiş neslin, henüz yeni yetişmeye başlayan nesle fikirlerini ve hislerini vermesidir.”

Eğitimin temel unsuru öğretmendir. Geleceğimizin güvencesi çocuklarımızı ve gençlerimizi, günümüzün zorlu mücadele ortamına, büyük Atatürk’ün “yeni nesiller sizin eseriniz olacaktır” diye öncelikli görev ve sorumluluklarını işaret ettiği öğretmenlerimiz hazırlayacaktır.

“Dünyanın en değerli varlığı” nı yani insanı yine insanın mutluluğu ve huzuru için yetiştirerek, hem insanlığı, hem büyük Türk Milletini yüceltecek olanlar da öğretmenlerimizdir.

Öğretmenlerimiz, bir yandan bilgi ve bilim üretebilecek dinamik beyinler yetiştirirken, diğer yandan onların şerefli geçmişimizden ilham almalarını, tarihimiz ve büyük Türk kültürü ile köprü kurmalarını öğretecekler, maneviyatlarını güçlendireceklerdir.

Devletimizin, Milletimizin, bağımsızlığımızın, demokrasimizin, milli kültürümüzün bekasını ilgilendiren “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesillerin yetişmesi de yine öğretmenlerimizin bilinçli ve inançlı gayretleri sayesinde mümkün olacaktır.

Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, eğitim-öğretim programları ne kadar mükemmel geliştirilmiş olursa olsun, onu uygulayacak olanlar öğretmenlerdir. Öğretmenler iyi yetiştirilmedikçe, teknolojinin kullanılması da, programların başarıyla yürütülmesi ve amacına ulaştırılması da mümkün değildir.

Diğer yandan Ülkemizde eğitim ve öğretimin yapısal yetersizliklerine ilave olarak, maddi sıkıntılarla boğuşan değerli öğretmenlerimizin sorunlarını çözememiş olmanın mahcubiyetini, iktidarda olanlar duymalı ve utanmalıdır.

Öğretmenlerimizi sosyal ve ekonomik yönden güçlendirmek, onlara huzurlu ve güvenli bir çalışma ortamı sağlamak mutlaka yerine getirilmesi gerekli milli ve öncelikli bir görevdir. Kişisel ve mesleki sorunları çözülmüş, sıkıntıları ortadan kalkmış bir meslek grubu olarak, bilgi, birikim ve enerjilerini yalnızca yeni nesillerin yetişmesine harcamalarını sağlamak yönetenlerin asli görevi olmalıdır.

Öğretmenlerimizin sorunlarına köklü ve kalıcı çözümler üretilmedikçe eğitim-öğretim alanında başarılı olunamayacağı da herkesçe bilinen bir gerçektir.

Öğretmenlerimiz; gitmediğin, gidemediğin yer senin değildir düsturu ile yurdumuzun her yöresine gidilebilmekte en ücra köşelerde bile, her şart ve ortamda fedakârca çalışmakta, güçlüklerle mücadele etmekte, oradaki vatandaşlarımıza yeni ufuklar açmak, milli birliğimizi ve dirliğimizi sürdürmek için çaba harcamaktadır. Memleketimizin her yöresinde kutsal bir görevi fedakârca yürüten eğitim camiasının tüm değerli mensuplarının, heyecanlarını asla söndürmeden Milletimize hizmeti sürdürebilmeleri en samimi dileğimizdir.

Bu duygu ve düşüncelerle; Türk Milletinin mutluluğu ile Türk Devletinin gelişmesi için yüreklerini ortaya koyarak Vatanımızın her yöresinde görev yapan ve uzun yıllar çalışarak emekli olmuş öğretmenlerimizin “24 Kasım Öğretmenler Günü” nü en iyi dileklerimle tebrik ediyor; hepsine en derin minnet, şükran ve saygılarımı arz ediyorum.

Hayatta olan emekli öğretmenlerimize Yüce Allahtan sağlık ve huzur dolu uzun ömürler diliyorum.

Ayrıca görevi başında/görevleri uğruna hain saldırılar sonucunda şehit düşen ve ebediyete intikal etmiş bütün öğretmen ve eğitimcilerimize Yüce Allah’tan rahmet diliyor, hepsini minnet ve şükranla yâd ediyorum. Ruhları şad mekânları cennet olsun.

Yük. Müh. Hüseyin ÇAKIR, 24 Kasım 2017, ANKARA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.