Devlet
Ahmet Bican Ercilasun
Bir hukuk terimi olarak devlet, belirli bir milletin, belirli bir ülkedeki egemen (hâkim) varlığının örgütlenmiş biçimi demektir. Tanımın üç unsur üzerine kurulduğu açıktır: Belirli bir millet (insan unsuru), belirli bir ülke (toprak unsuru), egemenlik (iktidar unsuru).
Devleti oluşturan üç unsuru Türkiye Cumhuriyeti’ne uygularsak şu sonuç ortaya çıkar:
- Belirli bir millet: Türk milleti.
- Belirli bir ülke: Türkiye.
- Egemenlik: Türk milletinin ülke içindeki hâkimiyeti, Türkiye’nin dış ülkelere karşı bağımsızlığı.
Buna göre Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk milletinin Türkiye’deki egemen ve örgütlü varlığı demektir.
“Belirli bir millet”in Türk milleti olduğu, Anayasanın başlangıç bölümünde “Türk Vatanı ve Milletinin ebedî varlığını ve yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa” ifadesiyle belirtilmiştir.
“Türk milleti”nin tanımı da Anayasanın 66. maddesinde yapılmıştır: “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.”
“Belirli ülke”nin Türkiye olduğu, Anayasanın başlangıcındaki “Türk vatanı” ve 3. maddedeki “Türkiye Devleti” ibarelerinden açıkça bellidir.
“Egemenlik” kavramı ise Anayasanın 6. maddesinde belirlenmiştir: “Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, Egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.”
“Yetkili organlar” da Anayasanın 7, 8 ve 9. maddelerinde belirlenmiştir. Yasama organı: Türkiye Büyük Millet Meclisi. Yürütme organı: Cumhurbaşkanı. Yargı organı: Bağımsız mahkemeler.
Her şey bu kadar açıktır. Bu ülkenin egemen gücü Türk milletidir. Türk’ten başka bir milletin egemenliğe ortak olması düşünülemez. Aksi yöndeki eylemler Anayasaya, devletin varlık ve bütünlüğüne aykırıdır.
Devlet, bütün Türk milletine ait hukuki ve siyasi bir varlıktır. Hiçbir kişi veya kurum kendini devlet yerine koyamaz. Hiçbir kişi veya kurumdan da devlet diye söz edilemez. Bunun gizlisi açığı yoktur; devlet, Türk milletinin devletidir. Şu veya bu kuruma birtakım sıfatlar yakıştırarak onları devlet diye adlandırmak yanlıştır. Yetkili organların veya onlara bağlı kurumların hiçbiri tek başına devlet değildir. Ne meclis, ne cumhurbaşkanı, ne bakanlar kurulu, ne yargı organları, ne de bunlara bağlı herhangi bir kurum… Bunların hiçbiri tek başına devlet değildir. Hep birlikte de devlet değildirler. Çünkü devlet bütün millete aittir. İktidar partileri, muhalefet partileri ve vatandaşların tamamı devlete dâhildir.
Meclis, cumhurbaşkanı,bakanlar kurulu, mahkemeler… Bunlara bağlı kurumlar… Mesela üniversiteler, Türk silahlı kuvvetleri, emniyet teşkilatı, istihbarat teşkilatı, barolar, basın yayın organları… Hepsi de Türk milletinin egemenlik hakkı içinde bulunan çeşitli kurum ve kuruluşlardır. Siyasi partiler de öyle. Bir veya birkaç partinin iktidarda olması onları devlet yapmaz. Egemenlik Türk milletinindir ve iktidar partileri de Türk milletinin birliği, bütünlüğü, huzuru, refahı, yükselmesi için çalışırlar, çalışmak zorundadırlar.
Dolayısıyla… Hiç kimse ve hiçbir kurum kendisinde devletlik vehmetmesin. Vatandaşlar, basın yayın organları, yazarlar çizerler, televizyonlarda konuşanlar da hiç kimseye ve hiçbir kuruma devletlik atfetmesinler.
Tepelerde olmak devlet olmak anlamına gelmez. Onlara düşen, Türk milletine hizmet etmektir. Bunun için de millete karşı öncelikle doğru ve dürüst olmak zorundadırlar. Milleti temsil edecek, milletin şeref ve haysiyetini düşürmeyecek, milleti utandırmayacak şekilde davranmak ve konuşmak zorundadırlar. Külhanbeyi tavır ve konuşmaları, millete ve milletin temsilcileri olan partilere efelenmeler hiç kimseye şeref kazandırmaz.