Prof. Dr. Barış Doster, Cumhuriyet Gazetesinde çıkan yazısında anayasa ve yurttaşlık hukukunu ele aldı. Anayasa, kimlik siyaseti ve emperyalizm başlığını taşıyan yazısında Doster, Türkiye’de tersine çevrilen kavramların ana unsurlarını yazdı. Yazıda Türkiye’de ayrı ayrı kimlikler yaratmanın ırkçılık olduğuna ve bunu savunanların emperyalizme hizmet ettiğine değiniliyor. Doster, bölücüler tarafından gündeme getirilen eşit yurttaşlık kavramının ardındaki anlayışı açığa çıkarıyor.
Barış Doster’in yazısı:
Yeni anayasa tartışmaları, kimlik ve yurttaşlık tartışmalarıyla birlikte, gündemdeki yerini koruyor. İktidarın, sayısal olarak da siyasal olarak da yeni anayasa yapacak gücü yok. Anayasa değişikliği için de muhalefetle uzlaşmak zorunda. Bu da olası değil. Toplumun gündeminde ise ne yeni anayasa talebi var ne anayasa değişikliği. Gündem işsizlik, yoksulluk, pahalılık…
Kimlik siyasetini savunanlar, siyasal İslamcılar, etnik ayrılıkçılar, numaracı cumhuriyetçiler, genelleyici ve indirgemeci bir tavırla, hem insanları etnik, dinsel, mezhepsel kimlikleriyle tanımlıyor hem de ayrıştırıcı, dışlayıcı, ötekileştirici, ırkçı bir dil kullanıyorlar. Hele de kendilerine “liberal sol” diyenler, bunu ilericilik sanıyorlar. Faşizme zemin hazırladıklarını bilmiyorlar. Sınıf siyasetini, sınıfsal çelişkiyi duymamışlar.
Örneğin; HDP’ye oy veren yurttaşlarımızı anlatırken “Kürt seçmen” diyorlar. Lakin CHP, MHP, İYİ Parti’ye oy verenleri anlatırken “Türk seçmen” demiyorlar. Dahası, HDP’ye oy verenler arasında etnik olarak Kürt kökenli olmayan yurttaşlar olduğunu bilmedikleri gibi, diğer partilere oy veren yurttaşlar arasında da çok sayıda etnik olarak Kürt kökenli Türk seçmen olduğunu da bilmiyorlar.
Kaldı ki Türkiye’de anne ve babası farklı etnik kökenlerden gelen, farklı mezhepsel ve dinse inancı olan milyonlar var. Bu yurttaşları nasıl tanımlıyorlar acaba? Şöyle mi diyorlar? “Annesi Kürt, babası Türk seçmen”, “Babası Sünni, annesi Alevi seçmen”, “Annesi Arnavut, babası Çerkez seçmen”, “Babası Boşnak, annesi Gürcü seçmen”…
İstanbul’da yaşayan Kürt etnik kökenli Türk yurttaşlarının, Diyarbakır’da, Hakkâri’de, Şırnak’ta yaşayanlardan daha çok olduğunu bilmiyorlar mı? Biliyorlar elbet. Ama sınıf siyaseti yapmak yerine, kimlik siyaseti yapıyor, ırkçılığı da devrimcilik sanıyorlar. Bundan yararlanıyor, kullanıyorlar. Çünkü kimlik siyasetinin hem iktidarda hem muhalefette alıcısı var. Kimlik siyaseti, ABD ve Avrupa emperyalizminden destek görüyor, fon alıyor.
Kimlik siyasetini güdenlerin bilmedikleri, bilerek çarpıttıkları, aynı olduğunu sandıkları başka kavramlar da var. Nasıl ki laiklik ile sekülerlik kavramını bir ve aynı sanıyorlar, yurttaşlık ve eşit yurttaşlığı da birbirine karıştırıyorlar. Oysa arada büyük fark var.
Eşit yurttaşlık kısaca şudur: Anayasal yapı içinde, Türk kimliği dışında başka bir kimlik (veya kimlikler) daha tanınsın. Tanınan ikinci kimlik de Türk kimliği ile eşit olsun. Anayasal statüye kavuşsun. Anayasada yer bulsun. Pratikte şunu öneriyor eşit yurttaşlık diyenler: “Sen Türk olarak kal. Ben de Kürt olarak anayasada yanına geleyim. İsterse Çerkez, Arnavut, Boşnak, Kafkas, Çeçen, Laz, Gürcüler de gelsin.”
Bu yaklaşımı savunanlar, Türklüğü üst kimlik, ortak kimlik, ulus kimlik olarak görmüyorlar. Türkiye’deki etnik gruplardan biri olarak görüyorlar. O nedenle Türkçenin tek resmi dil olmasına da karşılar. Mustafa Kemal Atatürk’ün ulus tanımını da (Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir), yurttaş tanımını da (Ne mutlu Türküm diyene) reddediyorlar.
Yurttaşların eşitliği ise anayasa ve yasalar önünde tüm yurttaşların eşit olması anlamına geliyor. Yurttaşlar arasında ırk, din, mezhep, soy, bölge, köken ayrımı yapmıyor.
Eşit yurttaşlık; kimlik siyasetini önceler. Bölücülüğe zemin hazırlar.
Yurttaşların eşitliği ise demokratiktir, halkçıdır, ulusal bütünlüğü ve toplumsal kaynaşmayı savunur.
Farklı etnik, mezhepsel kimliklere, alt kimliklere saygı duymak, onların dilini, kültürünü, geleneğini özgürce öğrenmesini, konuşmasını, öğretmesini, aktarmasını savunmak, bunu doğal bir hak olarak görmek, kişisel özgürlük kapsamında ele almak başkadır. Bunu bir ayrıcalık olarak görmek, grup kimliği kapsamında tanımlamak, siyasallaşmasını savunmak başkadır.
Alt kimliklerin, kişisel hak ve hürriyetler kapsamında görülmesine kimse itiraz etmez. Ama bunların grup kimliği olarak öne çıkarılmasına, siyasallaştırılmasına, ayrıcalık talep etmesine, bölücülük yapmasına izin verilemez.
Anayasa; yurttaşları esas alır, yurttaşları muhatap alır, yurttaşları tanır. Sözleşmeyi yurttaşlarla yapar. Etnik yapılarla, dinsel kümelerle, feodal gruplarla, bölgesel kimliklerle değil.
Dilde Fikirde İşte Birlik Yolu Derneği’nin Kutlu Yol Söyleşileri'nde ağırlıklı olarak Türklük, Çağdaş Uygarlık Yolu ve Toplumsal…
Ağırlıklı olarak Türklük, Çağdaş Uygarlık Yolu ve Toplumsal Bilinç ve Gelişim alanları üzerine görüşlerin sunulduğu…
Tatar, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Brüksel Temsilciliğinde, Belçika'daki Türk iş dünyası temsilcileriyle düzenlediği…
Aktau, TÜRKSOY’un kararıyla Türk Dünyası-2025 Kültür Başkenti seçildi. Kazakistan’ın Hazar kıyısındaki bu tek liman kenti,…
TÜRKSOY Kazakistan’ın Almatı şehrinde Türk Dünyası Gençlik Buluşmaları kapsamında 1. Türk Dünyası Gençlik Forumu düzenleyecek.…
Bu fırsatı, KKTC’nin Türk dünyasına değer katabileceği alanları göstermek açısından önemli bulduğunu söyleyen Tatar, “Türk…