19 Mayıs’ın ruhu!
Onun ruhu zaferlerini yaşatmaya devam ediyordu. Karşısında olanlar bu ruh karşısında baş eğmek zorunda kaldılar.
Hakan Paksoy
Atatürk, dünya tarihinin kaydettiği büyük devlet adamlarından birisidir. Türk tarihinin de en büyüklerindendir. Bir başka büyük Bilge Kağan da Atatürk de yaptıkları için milletine bilgi verme gereğini duymuşlardır. Birisi taşa kazımış, diğeri aylarca çalışma sonunda belgeleriyle birlikte kayıt altına aldırmıştır. Atatürk bunu, “senelerden beri devam eden ef‘al (fiiller) ve icraatımızın millete hesabını vermek” şeklinde açıklar.
Tarihe nakşedilen büyük kayıt, “Mayısının 19’ uncu günü Samsun’a çıktım. Vaziyet ve manzara-ı umumiye” diye başlar. “Osmanlı Devleti’nin dahil bulunduğu grup, Harbi Umumide mağlup olmuş, Osmanlı ordusu her tarafta zedelenmiş, şeraiti ağır, bir mütarekename imzalanmış. Büyük Harbin uzun seneleri zarfında, millet yorgun ve fakir bir halde.”
Türk milletine ve beraberinde dünya efkâr-ı umumiyesine sesleniş 36,5 saat sürer. Gün be gün yaşananları belgeleriyle ortaya koyar. Bir milletin hayatına yapılan tecavüzlere karşı, milletin hukukunun nasıl korunmaya çalışıldığı anlatılır. Hiçbir adımda hukukun dışına çıkılmamıştır. Onun içindir ki 21’inci yüzyılda ona karşı açığa çıkarılan husumet, Nutuk’u başucu kitabı hâline getirdi. Onu daha iyi anlamayı sağladı. Milyonlar 10 Kasımlarda, 29 Ekimlerde ona koştu.
Onun ruhu zaferlerini yaşatmaya devam ediyordu. Karşısında olanlar bu ruh karşısında baş eğmek zorunda kaldılar.
Daha en başta…
Gazi Paşa, kamuoyu karşısına ilk olarak Erzurum Kongresi’nde çıktı. Şartların ne olduğu, meseleye nasıl baktığı, neler ve nasıl yapılması gerektiğine dair düşüncelerini ilk olarak ortaya koyuyor. Kongre başkanı olarak sözlerine: “Tarih ve hâdisatın şevkiyle, bilfiil içine düştüğümüz bugünkü kanlı ve kara tehlikeleri görmiyecek ve bundan müteheyyiç (heyecanlanmak) ve müteessir olmıyacak hiçbir vatanperver tasavvur edilemez.” diye başlar. 650 yıl Hindistan’dan Afrika’ya ve Macaristan’a kadar hükmünü sürdüren milletten bahseder.
Ardından vatan topraklarının işgallerini, Yunan’ın İzmir’e asker çıkarmasını anlatır, başkent İstanbul’un işgalini işaret eder. Batı Anadolu’da yaşananların Gayretullah’a ve gayret-i milliyeye dokunduğunu haykırır.
Devamında: “Gün geçtikçe artan bir şiddetle hukuku hilâfet ve saltanat, haysiyeti hükümet, izzeti nefsi millimiz tecavüz ve taaddilere (zulümler) uğradı…” cümleleriyle de ağır şartları ortaya koyar.
Kongre konuşması etrafımızda olanların analiziyle devam eder. Mısır, Hindistan, Afganistan, Suriye ve Irak, Kafkasya, Azerbaycan ve Gürcistan, Rusya ve ardından Ermenistan’ı değerlendirir. Devamında batıya geçerek Avrupa ve Balkan coğrafyasını da bu değerlendirmelere dahil edip özel şartlarımıza gelir. Yöneticileri, hükümeti ve onların davranışlarını anlatır.
Daha yolun başıdır. Yükselen mücadele azmi ve kararlılığı Sivas Kongresi’nde devam eder… “Efendiler, milletimizin sizler gibi münevverân ve hâmieytperveranı, manzaranın elemli karanlıklarından naümit olmadılar. Çünkü onlar bilirler ki tarih bir milletin varlığını, hakkını hiçbir zaman inkâr edemez. Çünkü onlar kuvvetli bir iman ile kanidirler ki, bir nikâbı bâtıl arkasından vatan ve milletimiz aleyhinde verilen hükümler, ortaya sürülen kanaatler muhakkak iflâsa mahkûmdur.”
Cennetmekan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk hakkında, “Millet için, gelecek nesiller için dikkat ve teyakkuzu davet edebilecek bazı noktaları tebârüz ettirmek” de der. İstikbalde bilinmesinin gerektiğini düşünmüş olmalı. Ki haklı çıktığı bugün çok daha net görülüyor.
21.yüzyılda manzarayı umumiyemiz…
Yunan 19 adamıza bayrak çekmiş. İşgal ettiği topraklarımıza cumhurbaşkanları ziyarete geliyorlar.
Kıbrıs’ta takip edilen politika neredeyse adayı tamamen kaybetmemize yol açacakken dönmeye çalışıyoruz. Akdeniz’in de Karadeniz’inde suları çok sıcak…
Mısır’la diplomatik ilişkilerimizi kestik.
Filistin için en üst düzeyde İsrail’e tepki koyuyoruz ama Filistin yöneticileriyle de yıllardan beri görüşülmüyor.
Suriye ve Irak apayrı bir problem kaynağımız.
Rusya ile bir dargın bir barışık. ABD’yle hasım mütttefik(!) rolünü oynuyoruz.
Müslüman coğrafyasında da aramızın iyi olduğu yok gibi…
Ve o gün karşılaştığımız onur kırıcı davranışların benzerlerine, bugün de mektuplarla muhatap oluyoruz!..
Ama yine Büyük Atatürk bize yolu Sivas Kongresi’den gösteriyor: “bütün bu hakşiken (hakları ortadan kaldıran) tasaddilere (teşebbüs) karşı hükümeti merkeziye, ihtimal ki tarihte bir misli daha görülmemiş surette tahammül etti ve daima zayıf ve âciz bir mevkide kaldı. İşte bu ahval milletimizi şedit bir intibaha (uyanış) sevk etti.”
Son sesleniş Erzurum’dan bugüne: “Malûm hakayıktandır (hakikatler) ki: tarih; bir milletin kanını, hakkını, varlığını hiçbir zaman inkâr edemez.”
Bu vatanı bize emanet edenler emin olsunlar…
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mız kutlu olsun.
Kaynak: https://millidusunce.com/19-mayisin-ruhu/